Adı önemli değil; diyelim ki Cengiz olsun… Bugün trafikte selektör yapma kavgası yüzünden girdiği cezaevinden 13. yılında tahliye olmuş bir kişinin ibret verici anısını sizlerle de paylaşacağım.

Olayın başlangıcında, selektör yapma tartışması var.

Ortam sertleşmeye başlıyor; karşılıklı küfürleşerek araçlardan iniyorlar. Karşı taraf bir sopayla yaklaşıyor. Cengiz’ in elinde keser var. “Bir anlık sinirle kafasına vurdum abi!” diyor. Artık bir katil olmuştur!

“O an münakaşaya girmek için hevesli davranmayıp yoluma baksaydım ve 2 ay sonra birisi bana "sen falanca tarihte trafikte böyle bir tartışma yaşamışsın" deseydi inan hatırlamazdım bile. Akılda yer bile tutmayacak bir mesele için 13 senem dört duvar arasında geçti, ömrüm tükendi…

O gün o olaydan iki saat önce anaokuluna bıraktığım oğlum şimdi üniversiteye gidiyor ve ben onun en güzel günlerinde, en çok yanında olmam gereken zamanlarda bir anlık öfke sebebiyle dört duvar arasında yıllarımı heba ettim. Paraları olmadığı için eşimi ve çocuğumun sefalete mahkûm ettim. Şu anda da hala ekonomik çöküntüdeyiz; iş de bulamıyorum.

Özgürlüğünüze mal olacak her şeyden uzak durun, bir kötülük görmüşseniz hukuki yolları tercih edin. Bırakın hata yapan yapsın, sizin dövmenizle trafik kültürü düzelmeyecek. Günde en fazla 10 tane “maganda” döversiniz; belki de ölen taraf siz olursunuz.

Trafikte kimseyle kavga etmeyin, mesele dayak atmak ya da kavgadan korkmak meselesi değil, haklı ve güçlü de olsanız sonu hüsran olabiliyor. Evinizden içeri girdiğinizde, evladınıza, anne- babanıza, eşinize özgürce sarılmanın verdiği mutluluk ya da hala yaşıyor olmanın güzelliği, trafikte yaşanan kavgada haklı olmaktan çok daha keyiflidir...”

* * *

Trafikte, maçta, düğünde... 'Maganda' kelimesini sık sık duyar olduk. Ülkemizde her 10 kişiden biri trafik magandası olma potansiyeli taşımakta...

Uzmanlar, bu kişilerin şiddet yöntemiyle toplumda önemsenmek ve ‘Ben de varım’ mesajı vermek istediğini, aile yapıları incelendiğinde anne, baba şefkatinden mahrum kalan, ihmal edilmiş, aşağılanmış ve tacize uğramış kişiler olduklarının gözlemlendiğini söylüyor.

Böyleleri, “hayat mücadelesine yenik düşenler, dışlanmışlık hissine kapılanlar. Ego tatminini magandalık ve zorbalıkla gerçekleştiren, marjinal davranış sergilemekten haz alanlar” olarak tanımlanıyor.

* * *

Saldırgan tipler bedenini geniş kullanır. Omuz ve kollarını yana açar ve boylarını daha da uzun göstermek için yoğun çaba harcarlar. Ellerini ve başını yukarıya kaldırarak konuşur, gözler açık, eller her daim yumruk şeklinde. Konuşma tehdit eder şekildedir. Göğüs ise öne doğru çıkıktır.

Karamsar tablo çizer, uzlaşma taraftarı olmazlar. Sözel ifadelerde hiçbir zaman anlaşma ve uzlaşmaya yönelik değildir. Hayata hep olumsuzdan bakıp, karamsar tablolar çizerler. Ses tonlarını sık sık yükseltirler.

Olumsuz duruş, sert bakışlar, kullandıkları alan onları ele verir.

Bu kişiler patlamaya hazır enerjiyle dolaşırlar. Gereksiz sollama yaparlar, araçları sıkıştırırlar, el kol hareketini sık kullanırlar. Trafikte de dikkat çekme, ilgi odağı olma gayretindeler. Ani hareketlerden kaçınmazlar ve trafiği tehlikeye düşürürler.

Kimin cebinde ne taşıdığı belli olmayan ülkemizde, size arkadan çarparlar, gece yarısına kadar ifade verirsiniz ama böyle trafik magandalarına gelince her gün aşırı hızlarından, çıkan kavgalardan bir sürü insan ölür ya da yaralanır; adli kontrol şartıyla serbest kalıp, elini kolunu sallayarak aynı sorumsuz eylemlerine devam ederler.

Böyle durumda, gerekiyorsa araç sağa çekilip, kişinin geçmesine izin verilmeli. Uzak durulmalı, alttan alınmalı. Cevap vermekten kaçınmalı. Yumuşak, güzel ses tonuyla yaklaşılmalıdır. Aksi halde etkisiz hale getirilemez ve şiddete yönelirler. Sonuç ne olursa olsun, hep kaybeden siz olursunuz…