Toplu taşıma araçlarında yaşanan birtakım diyaloglar, yolculuğu bir nebze eğlenceli hale getirebilecek konuşmalardır. Çaktırmadan dinlersin, bazılarına belli etmeden gülersin, bazılarına içinden küfür edersin; üzüldüklerin de olur elbet. Sonuçta sen de herkes gibi insansın! Göz göze gelmemeye dikkat ederekten masa tenisi filesinin hizasındaki oyun izleyicisi gibi bir ona bir diğerine göz süzersin. Bir de bakmışsın “müsait bir yerde ineyim!” deyivermişsin...

***

Bir yakın dostum, Hamit Yılmaz anlatmıştı. Birgün, evine çok yakın uzaklıkta bulunan Mudanya Arnavutköy’deki otobüs durağına gelmiş. Niyeti Bursa’ya gitmek. Kalkış zamanına 3 -5 dakika ya var ya yok... Araca binmek istemiş ancak ön kapı kapalı olduğundan binememiş. Durağa geri dönmüş. Bu arada otobüsün içinde birkaç kişinin oturmakta olduğunu fark edince, orta ve arka kapıların açık olduğu gözüne takılmış. O, “Ön kapı niye kapalı acaba?” diye düşünürken, hareket saati de yaklaşan aracın başına gelen sürücü kapıyı açınca, bizimki de içeri girmiş.

Sürücü, doğrudan şoför koltuğuna geçmek yerine, ayakta dikilerek otobüse önceden binmiş olan yolculara:

“Arkadaşlar, sakın beni yanlış anlamayın ama sizleri uyarmak zorundayım. Ön kapı kapalı olmasına rağmen neden otobüse erkenden bindiniz?” diye seslenince, yolculardan biri: ” arka kapılar açıktı o yüzden bindik; ne var bunda?”

Sürücü: ”Kapıları ben özellikle açık bıraktım, çünkü hava çok sıcak, içerisi serinlesin diye…”

Bir başka yolcu araya girmiş:” Kaptan biz erken girdik ama kartımızı da bastık zaten. Haberin olsun!”

Sürücü konuya biraz daha açıklık getirmek niyetiyle:” Sakın beni yanlış anlamayın, durum sizin kart basmanızla ilgili değil. Yıllar öncesinde görevli olduğum bir başka otobüse, vaktinden önce binen bir yolcu kalp krizi geçirmişti. Yaşanan bu olay mahkemeye intikal etti. Saati gelmeden otobüsün kapılarını açık tutmaktan dolayı ben de sorumlu tutuldum. Dava, hala bitmedi, ifade verip duruyorum.” Diyerek kontağı çevirmiş; yola çıkmışlar.

***

Rüyalarda Buluşuruz!

Adamın biri her gece rüyasında İstanbul' dan Adana'ya bir kamyon dolusu mal çekiyor, direksiyon sallamaktan her tarafı ağrıyor ve sabah kalktığında çok yorgun düşüyormuş.

Bir gün, psikoloğa gitmeye karar vermiş ve ona derdini anlatmış.

Psikolog: “Adana'ya giderken yol üzerinde bir park var, seni gece yarısı orda bekleyeceğim. Kamyonu bana verir kurtulursun” demiş.

Adam: “Tamam!” demiş ama o gece rüyasında oraya gitmemiş. Her gece rüyasında kamyonla mal çekmeye devam ediyormuş. Başka bir gece yine kamyon kullanırken, psikoloğun bekleyeceği yere gelmiş ve merak edip “acaba orda mı, beni bekliyor mu?” diye bakınmış. Psikolog oradaymış: Vermiş kamyonu ona; bir daha da böyle bir rüya görmemiş.

Aradan uzun bir zaman geçmiş. Bizimki yolda yürürken eski bir arkadaşıyla karşılaşmış, oturmuşlar bir yerde. Çay kahve içerken arkadaşı: “Yahu!” demiş. “Aramızda kalsın ama benim bir sorunum var. Gece rüyamda üç tane güzel kızla beraber oluyorum, sabaha kalkınca da yorgunluktan ölüyorum. İlk zamanlar güzeldi ama artık çok yoruluyorum, öyle ki, eşimi bile ihmal eder oldum.” demiş.

Adam: “Ben bir psikolog tanıyorum ona git. O senin sorununu çözer” diyerek, adını adresini vermiş.

İki arkadaş bir müddet sonra tekrar karşılaşmış. Adam sormuş; “Ne oldu, gittin mi sana söylediğim psikoloğa?”

Arkadaşı:”Evet, gittim ama gitmez olaydım!”

Adam:”Hayrola! ne oldu, yoksa bir işe yaramadı mı?”

Arkadaşı:”Namussuz herif, üç kızı aldı, bana bir kamyon verdi. Her gece İstanbul’dan Adana'ya direksiyon sallamaktan anam ağlıyor!”