Bugun...

18:05 | İNEGÖLSPOR:0 ARNAVUTKÖY:1

Hayati Alkış

Öküz İle Eşek Yanyana Olmaz!..

Tarih: 22-04-2023 10:18:00 Güncelleme: 22-04-2023 10:27:00

"Atatürk, dinlenmek için gittiği Florya Köşkü’nden, Küçükçekmece’ye doğru giderken tarlada çift süren birini görür. Sabanda koşulu olan öküzün yanında koşulu bir de merkep vardır.

Arabadan iner. Tarlaya doğru yürür. Çiftçi Kendisine doğru gelen adamı görmüştür ancak tanıdık biri değildir. Yanına gelince,

— Kolay gelsin ağa, der.

— Sağ olasın bey! Hoş geldin.

— Hoş bulduk ağa. Yoldan geçerken dikkatimi çekti. Öküzün yanına merkep koşmuşsun. Hiç öküzün yanına merkep koşulur mu?

Köylünün canı sıkkındır. Biraz da alınmıştır. Bezgin bir sesle,

— . Sen bunu bana mı söylüyon Bey? Eşekle öküzün yan yana koşulmayacağını bilmiyom mu sanıyon?

— Peki kime söylemem gerek Ağa?

— Sen git bunu vergi memuruna söyle. Bu sene ürün kıt oldu. Vergi borcumu ödeyemedim. Dört gün önce vergi memurları öküzün eşini “Vergi borcunu karşılar” diyerek götürüp sattılar. Öküzün eşi sizin gibi beylerin sofrasına et, sucuk oldu Bey.

Atatürk, çok Sinirlenmiştir. Kaşlarını çatar. Köylü,

— Niye kaş çatıyon Bey. Yalan mı söylüyom? Sana ne söylediysem hepsi doğru. Bizim köyün muhtarına sor istersen.

— Neden Kaymakam Bey’e gidip durumu anlatmadın Ağa?

— Gittim Bey. Git borcunu öde, dedi.

— Sen de Vali Bey’in yanına gitseydin.

Köylü Atatürk’ü bir müddet süzerek devam eder.

— Sen hiç Vali’nin yanına gitmemişsin bey. Halından belli oluyor. Gitseydin bilirdin.

— Neyi bilirdim?

— Kapıdaki candırmalar adamı içeri koyar mı bey!

— Başvekil İsmet Paşa’ya telgraf çekip, durumunu niye izah etmedin?

Köylü gülümseyerek,

—Güldürme beni Bey. Başvekilin kulağı sağır, duymaz diyola!

Atatürk, kızmıştır.

— Peki! Gazi Paşa’ya niye telgraf çekmedin? Diyerek üstüne gider.

— O’nunda bir gözü kör, görmez diyola. Hem, sen zenginsin. Tomofilin bile var. Bunları heç duymadın mı?

Atatürk, cüzdanından elli lira çıkarır.

— Bunu kabul et Ağa. Öküzünün yanına bir eş alırsın, der.

Elleri titreyen köylünün, elini sıkar. Yanından ayrılır. Hızlı adımlarla arabasına doğru yürür. Florya köşküne döner. Başbakan İsmet Paşa’ya şu telgrafı çeker.

—“Derhal Bakanlar Kurulu’nu topla, İstanbul’a gel.”

Bu talimat sonunda Bakanlar Kurulu Florya köşküne gelir. Atatürk, köylüyü alıp getirmesi için şoförünü yollamıştır. Arabanın içinde dizilmiş Jandarmaların arasında Florya Köşküne gelen köylü “Eyvah ben ne yaptım” diye için için dövünmektedir. Çok korkmuştur. Büyük bir toplantı salonuna girerler. Salon kalabalıktır. Ortada kocaman bir masa, etrafında sandalyelere oturmuş şık giyimli insanlar vardır. Gözleri kararmış, ayakları bedenini taşımakta zorlanmaktadır. Kalbi fırlayacak gibidir. Bir ses duyar. O, dün kendisine ‘Ağa’ diye hitap eden adamdır.

— Hoş geldin ağa. Gel yerin burada.

Atatürk, yanında ayırdığı boş sandalyeyi işaret etmektedir. Adamcağız adeta yığılırcasına oraya oturur.

Köylünün soluklanıp rahatlamasını bekleyen Atatürk,

— Dün bana anlattıklarını, şimdi tek kelimesini atlamadan buradaki heyete de anlat. Der.

Köylü başından geçenleri tek tek anlatır. Konuşması bitince, Atatürk masadakilere yönelir ve öfkeli bir sesle;

— Beyler, ben çiftçinin koşumluk hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tohumluk buğdayını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarım aletini, hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ankara’ya dönecek ve bu işi hemen halledeceksiniz.

Bu olaydan sonra aşağıdaki kanun bir gecede hazırlanıp yasalaştırılmıştır.

“İcra İflas Kanunu Madde 82/4.: … Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri haczedilemez...”

* * *

Not: İçinde bulunduğumuz hafta 2 bayramı yan yana kutluyoruz. Biri Ramazan Bayramı ikincisi de Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Tüm İslam alemine ve egemenlik duygusunu gönülden benimseyen insanlarımıza, özellikle çocuklarımıza kutlu olması dileklerimizle...