Geçtiğimiz gün AK parti ve dolayısıyla Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş muhalifleri, Yunuselinde bir araya geldi.

Yapmış oldukları açıklamaları dinledim, bu arada bir kısım basının da konu üzerinde haber ve yorumlarını okudum, hedefte Aktaş vardı

Görünen o ki bu toplantıyı düzenleyenlerin de toplantıya katılanların da tek amaçları Alinur Aktaş ı karalamak ve yermek.

Deva Partisi İl Başkanı Serkan Özgöz, “Bursanın bir değerine sahip çıkmak için buradayız. Çok uzun zamandır Bursa yı, Bursayı sevmeyen insanların yönettiğini düşünüyorum diyor.

Çiçeği burnunda siyasetçiye bu üslup yakıştı mı?

Bursa yı sevmeyen insanların yönettiği sözünüz de ne oluyor?

Kimin neyi sevdiğini veya sevmediğini nereden biliyorsunuz?

Sayın Özgöz konuşmasının devamında 750 dönümlük arazinin neden Çevre ve Şehircilik bakanlığına devredildiğini soruyor.

Araştırdım, bu arazi belediyenin tapulu arazisi değil, hazine ye ait.

Söylemlere bakıldığında görünen o ki, bu arazinin hazineye ait olduğu dahi bilinmiyor.

Bakanlık hazineden devraldığı bu araziyi sırtlayıp götüremeyeceğine göre bunca yaygara niye?

Kim bilir belki de Bursa ya değer katacak bir proje ile Bursalıların karşısına çıkar. Bunda ne mahsur var?

Lütfen doğmamış bir çocuğa don biçmeye çalışmayın.

Devam edeyim.

Gelecek Partisi İl Başkanı “böyle bir katliama izin vermeyiz” derken, Demokrat Parti İl Başkanı “Millete rağmen siyaset olmaz” diyor.

İYİ parti il Başkanı Selçuk Türkoğlu bugün buraya siyaset yapmak için değil, bir Bursalı olarak doğanın yeşiline sahip çıkmak için buradayız. Dedi.

CHP il başkanı İsmet Karaca Bursa proje çöplüğüne döndü, kaynaklarımız heba oluyor, Aktaş ın başlayıp ta bitirdiği bir iş yoktur”, derken Allah doğruyu söyletecek ya, farkında olmadan Aktaş ın ne denli çalıştığının altını çiziyor ve Bursa nın dört bir tarafını şantiye haline getirdiğini  anlatıyor.

Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ise 1400 dönümlük araziyi yeşil alan olarak koruyalım diyor ve son olarak ta Mustafa Bozbey bir Bursalı olarak her türlü betonlaşma projesine karşı çıkıyorum. Betona hayır, yeşil e evet.

Sloganı ile ortaya çıktı.

Keşke söylediklerini kendisi yapabilseydi…

Doğrusu çok merak ettim, yıllardan beri kaderine terkedilen ve üç beş zengin kişinin uçaklarının inip kalktığı hava alanı ve çevresini, daha iyi, daha güzel bir hale getirmek için uğraş veren Alinur Aktaş a muhalefetin birden bire kenetlenmesi ve tek ses olmasının nedeni ne ola ki?

Yoksa bu hali ile bırakılıp yine üçbeş zenginin özel uçaklarının inip kalktığı bir yer olarak kalmasından mı yanalar. Birileri bu yönde telkinde mi bulunuyor, anlamış değilim.

Bursa sever olduklarını iddia eden, oluşuma katılan herkese açık ve net olarak soruyorum.

Doğan bey konutları yapılırken nerede idiniz?

Stadyum yapılırken neden sesiniz çıkmadı?

Kent meydanı yapılacağı zaman, Yalova dan Bursa ya girişte Uludağ ın manzarasını kapatacağı düşüncesiyle neden müdahale etmediniz veya kamuoyu oluşturma gayretine girmediniz?

Dahası Nilüferdeki o güzelim araziyi modern kent anlayışı ile değil de, yanlış projelerle ve isteğe bağlı inşaat ruhsatıyla beton yığını haline getiren, adeta bazı mahallelerin cadde ve sokaklarını çağın gerektirdiği şekilde dizayn edemeyen Mustafa Bozbey e neden sesiniz çıkmadı?

Odalar, mühendisler, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin temsilcileri, nerelerdeydiniz?

Ve neden Nilüfer batı gelişme projesi altında 6000 dönümlük Görükle ve çevresindeki mera alanını imara açmaya çalışanlara sesiniz çıkmıyor. Milliyetçi ve mukaddesatçı olduğuna inandığım Prof. İsmail Tatlıoğlu bunları görmezden gelerek neden sadece Alinur Aktaş a heykelini ters dikerler diyor.

Oysa Hanlar bölgesindeki yapmış olduğu proje ile Aktaş a teşekkür etmemiş mi idi.

Basın yukarıda yazdığım hiçbir konuda kalem oynatmazken, neden şimdi 750 dönümlük bir araziyi diline dolamış, Aktaş ı yıpratmaya çalışıyor.

Bunun nedeni Bursa ya olan sevdaları mı, yoksa tamamen duygusal mı?

Bir yandan dönüşüm diye tutturacaksınız, öte yandan dönüşüm için kolları sıvayan, sorunları çözme gayreti içerisinde olanları engellemeye çalışarak çeşitli bahanelerle yapılması istenen hizmetlere mani olacaksınız.

Birçoğunuz şer re göz yumarken hayra olan işlerde hep muhalif oldunuz.

Gençlik festivallerindeki rezaletleri gördüğünüz ve bildiğiniz halde ses çıkarmadınız.

Ve bir kısım basın onlarla birlikte vur patlasın çal oynasın keyfinde idi.

Şimdi de o özlemle yaşıyorlar ki Alinur Aktaş hedef tahtasında.

Aklıselim olan herkese soruyorum.

Gençlik festivallerinde her türlü çirkinliğe göz yumanlarla mı?

Yoksa sabah namazlarında 1500 gençle bir araya gelenlerle mi, yola devam etmek istersiniz?

Sözün özü bu. Gerisi laf ü güzaf.