Türkiye’de bu haftanın gündemine taş gibi oturan 2 ana madde var. Birincisi, Muharrem İnce’nin yeni parti kuracağı söylentileri... İnsanlar tam bu sürpriz haberin arkasında neler olduğunu yorumlamaya çalışırken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin o ana kadar “ipsiz sapsız” diyerek alaya almaya çalıştığı İYİ Parti Genel başkanı Meral Akşener’e hitaben “artık evine dönmelisin!” çağrısı…
 Acaba Devlet Bahçeli, bir zamanlar ‘hısım’ iken sonra ‘hasım’ durumuna düşen Meral hanıma “evine dön” çağrısıyla, çoluk çocuğunun yanı olan evi mi, yoksa eski partisi MHP yi mi kastetmişti, tam anlaşılamadı. 
                                                                    * * *
Muharrem İnce, CHP içinde akla gelebilecek her türlü görevi üstlenmiş önemli bir siyasetçi olarak tanınıyor. Son yıllarda, hedefini merdivenin en üst basamaklarına kadar tırmanmaya kadar yükseltti. Ancak, içinde bir nefer gibi çalıştığı partisinin kendisinde var olan bu yetenekleri tam olarak değerlendirmediği, hatta hakkının yendiği inancına kapıldı. Parti üst yönetimi ile arasındaki bağlar gevşemeye başladı. 
Erken ya da zamanında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP de kendisine tekrar görev verilmeyeceğini net olarak görmeye başladı. En arka sıralardan izleyebildiği son kurultayda, tek aday olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimde oybirliğine yakın bir oranla tekrar Genel başkan olması, “yeni bir parti” hevesinin depreşmesi nedeni olabilir… 
Gerçekten de, Muharrem İnce’nin kendisinde Allah vergisi olan hitabet yeteneğini iyi kullanarak Tayyip Erdoğan karşısında yakalayacağı başarı, kendisiyle birlikte yeni partisinin de geniş boyutlu siyasal pozisyonlara ulaşması anlamına gelebilirdi. Ancak eline geçen fırsatı, katıldığı seçim akşamında “adam aldı yaaa!” ifadesiyle sildi süpürdü. 
Bir önceki seçimde, Bursa dışında tüm büyük illerde yerel seçim başarısı yakalayan, Ankara ve İstanbul’u AKP nin avuç içinden almayı başaran CHP den ayrılıp yeni bir maceraya yelken açmak cesaret ister. Sayın İnce, kuracağı yeni partide birlikte çalışacağı kadroyu çok kuvvetli isimlerden oluşturmak zorundadır. Eğer bunu başaramazsa, sadece tabela partisi pozisyonunda kalmış bir “İnce Partisi” Cumhur ittifakının kuyruğuna takılmış, hatta birileri tarafından yapay biçimde özellikle kurdurulmuş görüntüsü yaratacaktır. Böyle bir sonuç, partisine uzun yıllarını vermiş tecrübeli bir siyasetçinin, uzaydan kayan bir yıldız gibi sahneden silinmesine yol açar.   
                                                    * * *
Sosyal Demokrat camiada bu durum nasıl değerlendiriliyor, bakalım:
Duayen gazeteci Orhan Bursalı köşesinde:
 “Altmış yıldır sergilenmekte olan oyunun senaryosu hep aynı: Böl-parçala-yut! ...Baktılar ki, Büyükşehirler gitti. Gördüler ki, CHP sürekli yükseliyor. İnce, ince doğramaların fitilini ateşlediler. Zamanlamaya bakar mısın? 
CHP'nin oyları yüzde 33'lere çıkmış. AKP ise eriyor. Araştırmacılar AKP oylarının yüzde 24'lere düştüğünü ve yeniden tırmanış göstermesinin çok zor olduğunu söylüyor. Tam da bu sırada, şapkadaki tavşanlar, "Maharrem İnce parti kursun" feryatlarına başlıyor. Kılıçdaroğlu üzerinden yüklenilerek, "Sosyal demokratlar iktidar olmamalıdır" demeye getiriliyor.

Sosyal ve görsel medyada sosyal demokrat yeni bir parti oluşturulması için fırtınalar koparılıyor. İyi bilinmelidir ki, amaç üzüm yemek değildir. Amaç, bağcı dövmektir.” Sözleriyle bu sürpriz olaya ayna tutmaya çalışıyor.
Sosyal medyada Dr. Vecdet Öz imzalı bir yazı, vatandaş bakışıyla son noktayı koymuş:
“Sayın İnce, CHP Genel Başkanını ve ekibini sevmiyor olabilir! Ancak iktidar karşısında her şeye rağmen son yerel seçimlerde büyük bir başarı elde etmiş Millet ittifakının oylarını bölecek böylesi bir ihtirasa kapılması AKP’nin değirmenine su taşımaktan başka bir şey olmadığını bilmesi gerekir… Sormazlar mı adama; Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş bilmediğimiz bir nedenle AKP destekçisi oldular... Şimdi sıra sizde mi?”