gaziantep escort
Bugun...


Hayati Alkış

facebook-paylas
Cumhuriyet ve Demokrasi Anlayışımız!
Tarih: 30-10-2020 14:10:00 Güncelleme: 30-10-2020 17:40:00


Ülkemizde demokrasiyle cumhuriyetin aynı şeyler olduğu yolunda yerleşik bir inanç var. Her ne hikmetse, “ cumhuriyet” in tanımı istendiğinde, “ demokrasi” tanımı verilmekte... Cumhuriyetsiz bir demokrasinin hep eksik kalan bir yanı olduğu, demokrasisiz bir cumhuriyetin ise, rejim olarak bir üstünlük arz etmediği kabul ediliyor.
 
Üniversite öğrencilerine bu soru yöneltildiğinde, genellikle şu cevap alınmakta; “Cumhuriyet halkın halk tarafından yönetildiği rejimdir”. Bu cevapta öğrencilerin ilkokuldan beri edindiği tüm bilgilerin kalıntıları saklı…
***
Cumhuriyet rejiminde akrabalık, sınıf ve kabile ilişkileri, hukuki bir ayrıcalık sağlamaz. Siyasal iktidar, hukuki olarak her yurttaş için eşit hak ve yükümlülükler içerir.
 
Adı cumhuriyet olmakla birlikte demokratik olmayan pek çok devlet var. Komşularımız Irak ve İran birer cumhuriyettir. Keza eski SSCB de bir cumhuriyet idi. Demek ki “cumhuriyet eşittir demokrasi” diyemeyiz.
 
Öğrencilere “monarşi nedir” diye sorulduğunda ise, genellikle, “monarşinin bir kişinin yönetimi olduğu”, “iktidarın halka değil, krala ait olduğu”, yolunda cevaplar alınmakta... Pek farkında olmasak da, ülkemizde monarşinin anti-demokratik bir rejim olduğu, demokrasiyle uzlaşamayacağı yolunda bilinç-altımıza yerleşmiş bir kanı var.
 
Avustralya, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Hollanda, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Norveç, İsveç, Yeni Zelanda gibi demokratik rejimleri kesintiye uğramadığı bilinen devletler bir cumhuriyet değil, monarşidir. Hem cumhuriyet hem de monarşi, demokratik olabileceği gibi, anti-demokratik de olabilir.
 
Cumhuriyet, devlet başkanlığının babadan oğula geçmediği bir devlet şekli, monarşi de devlet başkanlığının aile içinde devredildiği devlet şekli olarak tanımlanabilir. Cumhuriyetlerin ve monarşilerin demokratik olup olmadığı ayrı bir sorundur. Yukarıdaki tanımlar, demokratik ve anti-demokratik, mevcut tüm cumhuriyetler ve monarşiler için geçerlidir.
 
Şunu belirtelim ki, Stalin SSCB’si, Nazi Almanya’sı gibi yüzyılımızda görülen en korkunç totaliter rejimler, monarşilerin değil, cumhuriyetlerin içinden çıkmıştır.
 
Aynı şekilde, bir yandan cumhuriyet ile laiklik arasında, diğer yandan da monarşi ile dini kurallara uygun yönetim sistemi olan ‘teokrasi’arasında bir paralellik kuruluyor. Doğrudan böyle bir ilişki kurup kesin yargıya varmak mantıklı olmaz. İranörneğinde olduğu gibi bir cumhuriyet dine dayalı olabilirken, Belçika ve Hollanda örneğinde olduğu gibi bir monarşi laik olabiliyor.
***
Cumhuriyet ya da monarşi ayırımı yapılmadan, günümüzde bir ülkedeki demokrasi varlığı bir takım ölçütlerden hareketle değerlendiriliyor. Şöyle ki;
(1) Yöneticiler seçimle işbaşına gelmeli, Seçimler serbest ve adil olmalı.
(2) Seçimlere birden fazla siyasal parti katılabilmeli.
(3) Ülkede muhalefetin iktidar olabilme hakkının yanında, temel insan hakları da güvence altına alınmış olmalı.
***
Günümüz Türkiye’sinde herhangi bir monarşist parti veya bu yönde faaliyet gösteren siyasal akım yok gibi... Siyasal yelpazenin her kesimi cumhuriyetçi görünüyor. “Cumhuriyetçi” olmayan kesim ise bu “ Cumhuriyet ”in kendisinden değil, laik niteliğinden rahatsızlık duymakta...
***
Son yıllarda ülkemizde, hemen her ulusal bayram gününde, sağlık ya da yurt dışı seyahatler bahanesiyle göz ardı edilmeye çalışılan dayanışma ve bütünlük duygusu hırpalanmakta. En büyük bayramımız Cumhuriyet yine “kısıtlanmış”törenlerle kutlanacak. Bu defa gerekçe Korona Pandemisi olarak belirlenmiş.
 
Parti toplantılarının rahatlıkla yapılabildiği, futbol maçlarının artık seyircili oynanabildiği, cami açılışlarının miting alanı gösterisine dönüşebildiği bir ülkede, sıra bayram kutlamasına gelince hassasiyet birden artıyor. Sanki bu baş belası musibet bulaşmak için sadece bayram günlerini beklermiş gibi…
 
1923 den bu güne ülkemizde yaşanan gerçekleri, yukarıdaki anlatılan somut bilgiler ışığında ele aldığımızda, bugün 97. yılını kutladığımız Cumhuriyeti ve demokrasi kültürünü ne kadar içimize sindirebildiğimiz daha net anlaşılacaktır.


Bu yazı 3220 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI