Geçtiğimiz gün AK Parti İnegöl İlçe teşkilatının yapmış olduğu toplantıda,

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban'a yazmış olduğum yazı gündeme gelmiş.

Alper Taban sitemde bulunmuş, teşkilat üyelerinden bazıları ileri geri konuşmuş.

Yazdığım yazının içeriği tartışılacağına, herkes aklına geleni söylemiş.

Benim adımı ağızlarına alan arkadaşlar adına üzüldüm.

Yazık!!!

İnşaatım yok ki ruhsatta sıkıntı yaratsınlar.

Gazetem yok ki abonelerime, bu gazeteyi artık okumayacaksınız telkinin de bulunsunlar, ilan veren inşaat şirketlerini tehdit ederek bu gazeteden ilanını kaldır desinler.

Borcun yok ki suyumu kessinler, alacaklarından dolayı icra ya versinler.

Bunların bir kısmını zamanında çok yaşadım, vız geldi tırıs geçti.

Siyaseti görüyor musunuz?

Mazruf'a değil de zarf'a bakıyorlar.

Yani yazının içeriğindeki konuları masaya yatırmak yerine, bu konuları dile getiren ismi, yani beni konu mankeni yapıyorlar..

Ak parti İnegöl ilçe teşkilatında dirayetli, adil, İnegöl'ün menfaatini düşünen birileri olsa idi, “arkadaşlar bir dakika, biz neyi konuşuyoruz. Önce bu arkadaşın yazdıkları yanlış mı, yanlışsa yanlışını konuşalım ve çağıralım buraya yüzüne karşı yapmış olduğu yanlışı söyleyelim. Yazdıkları doğru ise, ikazlarını ciddiye alalım ve aksaklıkların düzeltilmesi için gayret gösterelim”, demeleri gerekmez mi?

Ama onlar işin kolayını, dedikodu yolunu seçmişler.

Beyler, aynaya kızmayın, ben sizi ve sizlerin icraatlarını yazıyorum.

Ak parti yönetiminde olan ve beni çekiştiren zevata soruyorum, güçlü bir iktidar partisinin yönetimindesiniz, bu güne kadar İnegöl için neler yaptınız veya hangi önerilerde bulundunuz?

Beni çekiştireceğinize, iki gün yağan karla baş edemeyen, cadde ve sokaklarda adam gibi temizlik yapmayan, buzlanmaya karşı yeterince önlem almayan ve tuz dökmeyen belediyenin icraatlarını eleştirin.

Siyaset budur, adamlık budur. İnegöl'ü sevmek te budur.